Günümüzde sektörün kadın çalışanlarını da unutmadan; onlar kirlenmekten korkmayan, sert ve meydan okuyan, kendine güvenen, inatçı, yoğun, çalışkan, rekabetçi, hırslı, tutkulu, güçlü, açık sözlü, dürüst insanlardır.
Çoğu mütevazı bir çocukluk geçirmiştir ve kendi ailelerine kendilerinden daha fazlasını vermeye kararlıdırlar.
Garantili olarak; doğum günlerini, yıldönümlerini, bayramları kaçırırlar. İyi/kötü günleri, beklenmedik acil durumları kaçırırlar.
Her ay, her yıl, tekrar tekrar…
Sevdiklerine iyi geceler öpücüğü kondurmanın, yanında uyumanın/ uyanmanın veya hayatlarının son anında bile sevdiklerine veda etmenin keyfini yaşayamazlar.
Ama yine de hiç düşünmeden giderler…
Dünyanın ortasında herhangi bir petrol platformunda haftalarca çalışmak için yola çıkarlar.
Hastalık izni yoktur, kaytarma lüksü yoktur; her gün işe gitmek zorundadırlar.
Belirlenen saatte yemek yerler ya da hiç yiyemezler.
Fırtına, kum fırtınası, kar fırtınası demeden, tehlikeli ve elverişsiz hava koşullarında çalışırlar; çünkü işin yapılması gerekir.
Peki, neden yapıyorlar?
Çünkü bir petrol sahası insanı fedakârdır!
O, uzun ve zorlu saatler boyunca çalışacağını, rahatsız olacağını, sınırlarının zorlanacağını, bitkin düşeceğini bilerek gider.
Amirleri tarafından azarlanmayı, bağırılmayı, kabullenirler, çünkü hafta geçtikçe testosteron seviyesi artar, baskı büyür.
Dilini ısırmak, gururu yutmak zorunda kalır, çünkü sert baretinin veya cüzdanın içindeki fotoğraflar ona neden burada olduğunu hatırlatır.
Hayatının yarısından fazlasını kuleye adar, ama kalbi her zaman evdedir.
3×6 bir odada günleri sayar, ailesiyle birlikte güzel bir yemeğe oturacağı anı bekler.
Çünkü…
Petrol sahası insanları, sevdiklerini kendinden önce düşünür! Bu sadece gerçek aşk değil, bencil olmayan bir sevgi ve ailesinin geleceği için duyduğu saf bir endişedir.
O, hayatını ailesi için feda eden insanlardır.